12 Ağustos 2012 Pazar

İsviçre İzlenimleri


İsviçre malumunuz çikolatası, bankaları, çakısı, saatleri, Alpleri ve hayali çizgi roman kahramanı Heidi’siyle meşhur. Bu unsurları da ülke tanıtımında oldukça etkin bir biçimde kullanmışlar. Örneğin havaalanına iner inmez bindiğimiz tramwayın içinde meleyen kuzu sesleriyle bir nevi Heidi’nin yaşadığı atmosferi hissettirmeye çalışmışlar. Ülkenin her köşesi zaten çikolata dükkanlarıyla dolu. Hediyelik eşya mağazaları da yukarıda sözünü ettiğimiz ürünleri pazarlama çabasında.


İsviçre, doğusunda Avusturya, batısında Fransa, kuzeyinde Almanya ve güneyinde İtalya ile çevrili, küçük, sakin, düzenli, refah seviyesi oldukça yüksek bir ülke. Küçük olmasına karşın, toplam 26 eyaletten ( burada eyalete kanton diyorlar) müteşekkil bir konfederasyon. Esas adı zaten Confederation Helvetica diye geçiyor. Her bir eyalet aslında bir şehir büyüklüğünde ve kendi içlerinde yerel bir hükümetle yönetiliyor.


İsviçre, Avrupa’nın tam ortasında yer alıyor olmakla birlikte Avrupa Birliği üyesi değil. Para birimi İsviçre Frankı. Çoğu yerde Euro kabul ediliyorsa da dolaşımda kendi para birimlerini tercih ediyorlar. Euro’ya göre biraz daha değeri düşük olsa da dolar karşısında değeri yüksek para birimlerinin. Avrupa üyesi olmamakla birlikte, Schengen bölgesine dahil ve Avrupa ülkeleriyle sınırsız dolaşım anlaşmaları var. Araç plakaları da Avrupa Birliği standartlarında değil. Plakaların ilk iki harfi, aracın hangi eyalete ait olduğunu gösteriyor.


Ülkede konuşulan dört resmi dil var: Almanca, Fransızca ,İtalyanca ve Romen dili. Radyo ve televizyon yayınları çoğunlukla Almanca ve Fransızca. Bulunduğunuz şehre göre konuşulan dil de farklılık gösteriyor. Aynı şekilde yol tabelaları da bu dillere göre tasarlanmış. Zürich’ten çktığımızda tabelalar Almanca ile başlayıp, Lozan kentine doğru ilerledikçe Fransızcaya dönüşmüştü.


Zürich: Genel olarak sessiz, sakin, düzenli ve tertemiz bir şehir olarak bulduk Zürich’i. Toplu taşıma araçları gayet modern, şehir merkezinde bir sessizlik ve düzen hakim. Şehrin tam ortasında endam eden koskaca bir göl şehre ayrı bir güzellik katıyor. Göl üzerinde vapur turları düzenleniyor ve bizim gittiğimiz tarihte hemen kıyısında bir de lunapark kurulu idi.


Zurich, Almanca konuşulan bir şehir ancak İngilizce bilenlerin sayısı da hayli fazla. Örneğin para bozdurmak için gittiğimiz yerel bir bankada bütün memurlar İngilizce konuşabiliyordu. Üniversiteler de Almanca eğitim veriyor. Almanca bilmeyenler için hazırlık sınıfı var ve anladığımız kadarıyla eğitim standartları oldukça yüksek. Üniversiteler aynı zamanda oldukça eski ve tarihi açıdan son derece değerli binaları var. Öyle ki, tur rehberimiz bizi müze yerine üniversite gezmeye götürdüğünde evvela şaşırmıştık. Sonra fark ettik ki, Zürich’teki üniversitelerin içi adeta bir müze gibi tasarlanmış, her bir köşesinin ayrı bir tarihi değeri var.


Zürich’in şehir merkezinin güzelliği yanında, civar yerleşim yerlerinin doğal güzellikleri de görmeye değer doğrusu. İsviçre’nin dört bir yanı zaten yemyeşil ve doğa harikalarıyla dolu. Bunlardan birini, Reinfall diye bilinen bir şelaleyi gidip görme fırsatımız oldu ve bu doğa harikası bizi adeta büyüledi. Şelalenin yamacındaki tepeye inşa edilen yüzlerce basamaklık merdivenler de, şelaleyi çok yakından görüp hissetmenize olanak tanıyor. Mutlaka gidip görülmesi gereken yerlerden biri.


Bern: İsviçre’nin önemli şehirlerinde biri de Bern. Yazıldığı gibi okunuyor. Burada da konuşulan dil Almanca. Yine Zürich gibi düzenli ve sakin bir şehir Bern. Şehrin bir tepesinde güzel bir park var, bu parktan tüm şehri kuşbakışı seyretmek mümkün. Şehrin ortasından geçen nehir de şehre ayrı bir güzellik katıyor. Ülkenin başkenti olduğu için parlemento binası da burada bulunuyor. Tarihi dokusu olduğu gibi muhafaza edilmiş ve şehir merkezinde turistlerin akın ettiği irili ufaklı alışveriş dükkanları var. Bern sokaklarında gezerken Einstein’in bir süre bu şehirde yaşadığını öğreniyoruz.


Lozan (Lausenne): Evet, bu bizim bildiğimiz Lozan Anlaşmasının yapıldığı şehir. Lozan, ülkenin Fransızca konuşulan bölgesinde yer alıyor ve deniz gibi devasa bir göl olan Geneva Gölü kıyısındaki yamaca kurulmuş. Nüfusu 127,000 olan şehrin karşı kıyılarında Fransa topraklarını görmeniz mümkün. Lozan, sözünü ettğimiz diğer iki şehrin aksine biraz daha trafik problemi olan, sokakları dar, insanları nispeten daha kaba bir şehir. Şehrin en tepesinde yer alan Lozan Katedrali  tüm şehri ayakları altına alan manzarasıyla ve iç mimarisiyle görülmesi gereken yerlerden biri. Lozan, aynı zamanda Uluslararası Olimpiyat oyunlarının genel merkezinin yer aldığı bir kent. Gölün hemen kıyısında bulunan merkez, aynı zamanda bir müzeye de sahip. Lozan şehrini ilginç kılan bir diğer özelliği de yalnızca Olimpiyat Oyunlarının değil, masa tenisi, hokey gibi daha bir çok spor dalının uluslararası merkezlerinin burada olması.