Pul yapıştır gitsin
Türkiye’de posta pulunun koleksiyon yapmak haricinde kullanıldığını neredeyse göremeyiz. Bunun nedeni, posta ücretlerinin ne kadar olduğunun halk arasında pek bilinmemesi, posta masraflarına sürekli zam gelmesi ve pul yapıştırmadan mektup göndermenin daha tercih edilir bir durum olması sayılabilir.
Amerika’da küçük bir zarf içinde çek ya da benzeri ebatta bir belgeyi göndermeniz için 41 cent yeterlidir. Bu iş için de standart bir pul almanız ve zarfa yapıştırıp herhangi bir posta kutusuna atmanız durumunda mektubunuz Amerika içinde istediğiniz her yere güvenli bir şekilde ulaşır. Zarf ebatı büyüdüğünde ya da içindeki evrakların ağırlığı artığında yine internetten öğrendiğiniz tutar miktarında zarf yapıştırmanız gerekir. Eğer, evde ağırlığı ölçecek bir tartınız yoksa postanenin yolunu tutmaktan başka çareniz yok demektir.
İnternetten takip edebilme seçeneği
Amerika’da posta hizmetlerinin en güzel yanlarından biri, gönderdiğiniz zarfı an ve an takip edebilme imkanınızın olmasıdır. Bu uygulama, benim bildiğim kadarıyla henüz Türkiye’de normal posta hizmetlerinde uygulanmamakla birlikte, kargo şirketlerince farklı bir hizmet olarak tüketicilerin hizmetine sunulmuştur.
Alıcı Evde Yoktu Belgesi
Postacı, alıcı tarafından teslim alındığına dair imzalanması gereken bir belgeyi eğer siz evde yokken getirmişse, kapıya bir not bırakır. Bir sonraki gün hangi saatte geleceğini belirtir, eğer yine evde olma şansınız yoksa bu kez, postaneye gidip kendiniz almanız tavsiye edilir.
Her yerde posta kutuları
Posta yollamanın en kolay yolu olan zarflara bir de hemen her köşe başında karşılaşacağınız posta kutularını ilave etmek durumundayız. Yolunuzun üzerinde postane olmadığı takdirde bu kutular sizin hayatınızı oldukça kolaykaştıracaktır.
Her eve özel posta kutusu
Bir diğer posta kutusu şekli de her evin kapısına konulan, bazen kilidi olan bazen de açık olan posta kutularıdır. Bu kutuların üzerinde kapı numaranız yer alır. Gelen mektupları bu kutudan alabileceğiniz gibi, yollamak istediğiniz mektupları da bu kutunun içine bırakabilirsiniz. Gelen postacı, hangi mektubun gönderilme niyetiyle oraya bırakıldığını anlayacaktır.
Evde yoksanız bırakılan not, kimi zamanlarda koca bir paketin evin önüne bırakılıp gitmesi da sıkça karşılaştığınız durumlar arasında sayılabilir.
Kutudan Çıkan Anahtar
Yukarıda sözü edilenler, henüz bizim ülkemizde tamamen uygulamaya geçmemiş de olsa bize o kadar uzak sayılmayabilirler. En azından yakın bir zaman zarfında bu yeniliklerle tanışacağımızdan şüphemiz yok. Ancak, geçtiğimiz günlerde şahit olduğumuz bir olay, posta hizmetlerinin neden bu denli ilerlemiş olduğuna bir örnek teşkil edebilir.
Bir apartman kompleksinde yaşadığım için zaman zaman posta kutuma ya da evin kapısına bırakılan mektupların çalınması ihtimali hep aklıma gelmiştir. Henüz böyle bir olayla karşılaşmamış olmakla birlikte, kimi zaman önemli diye düşündüğüm belgelerin de bu şekilde kapı önüne bırakılıp gidilmesi beni endişeye sevketmiyor değildi.
Site yönetimi, geçtiğimiz ay yeni yeni bir uygulamaya başladı. Bundan böyle postacı herkesin kapısına bırakıp gitmeyecek, sitenin girişindeki toplu posta kutularındaki küçük bölmelere bırakacaktı. Elbette bu bölmeyi açmak için size özel bir anahtar verildi. Kapı önlerindeki kutular da yerlerinden söküldü. Buraya kadar herşey tamamdı da, anlaşılmayan bir tek şey kalmıştı aklımda. Ya bana büyük bir posta gelirse ne olacaktı? Ufacık bölmeye kocaman bir paket nasıl sığacaktı?
Nitekim, öyle de oldu. Bir gün, bölmenin içinden küçük bir anahtar çıktı. Üzerinde postaneye aittir şeklinde bir ifade bulunuyordu ve biz de muhtemelen postacı yanlışlıkla unutmuştur şeklinde yorum yaptık. Pek gerçekçi bulmadığımızdan en iyisi ofise gidip soralım dedik. Meğer, o anahta bize gelen büyük bir paket olduğunu, bu anahtar ile dolaplardan büyük olanını açıp o kutuyu alabileceğimizi söylemeye çalışmışlar. Bu sayede böyle bir sorunun da oldukça pratik bir şekilde çözüme kavuştuğunu gördüğümüz anda, Amerika’da posta hizmetlerinin neden bu denli güzel bir işleyişe sahip olduğunu da yakinen anlamış olduk.