
Filmin bundan sonraki bölümünde bir köy öğretmeni ile köylü bir kız arasında geçen aşk hikayesine tanıklık ediyoruz. Bu hikaye aslında izlerken bize öyle tanıdık geliyor ki, adeta bizim kendi coğrafyamızı anlatır gibi. Örneğin, köy öğretmeninin köyün girişinde bütün köylüler tarafından karşılanması, bütün halkın elele vererek okul binasını inşa etmesi, köylülerin genç öğretmene yemek hazırlamaları, sırasıyla evlerine yemeğe davet etmeleri gibi.
Bir de, iki genç insan arasında geçen aşk öyle naif, öyle samimi ki. Yalnızca bir kaç kez görüşmelerine rağmen, büyük bir aşk filizleniyor aralarında. Genç öğretmen siyasi bir takım nedenlerden ötürü köyden ayrıldığında, genç kız aylarca köyün girişinde öğretmenin geri döneceği günü bekliyor. Saatlerce soğukta kaldığı için de yataklara düşüp hasta oluyor. Sonra kavuşuyorlar tabii.
Filmin sonunda yine günümüze dönüyoruz ve film tekrar siyah beyaz oluyor. Karlar altında, yüzlerce insanın sırtında muazzam bir cenaze töreniyle noktalanıyor film.
Bu ve benzeri filmleri izlerken, hep doğu kültürünün aslında bizim kültürümüze ne denli benzer olduğunu görüyor ve şaşırıyorum. Aslında şaşırmaktan öte seviniyorum demeliyim. Zira, farklı kültürlere doğru yelken açtıkça aslında bizden kilometrelerce ötede dahi olsalar, aynı his ve düşüncelere sahip olabileceğimizi görüyorum. Düşünsenize, bizden oldukça farklı bir rejim ile yönetilen Çin'de sıradan bir köyde yaşanılanlar bize ne kadar yakın ve benzer. Farklı toplumların birbirlerini daha iyi anlamaları adına, bu tür girişimlerin faydasına inanıyorum ve sizlere de eğer imkanınız olursa bu filmi kaçırmamanızı tavsiye ediyorum.
http://www.imdb.com/title/tt0235060/