21 Ekim 2007 Pazar

Nj Sahilleri

New Jersey’nin orta kıyı şeridine ismini veren Ocean County’nin web sayfasında gördüğüm Deniz Feneri resminin cazibesine kapılarak yeniden yollara düştüm. Bu kez güzergah,önce doğuya ardından da kuzeye olmak üzere yaklaşık 150 kilometrekarelik bir alanı kaplayacak şekilde bir daire çizmekti.
Aslında asıl niyetim, Bayville taraflarında bulunan bir kamp bölgesini gezmek ve ilerisi için buraya gelinebilir mi türünden bir keşif turuna çıkmaktı. Ancak, yol boyunca beklenmedik pek çok doğa harikasıyla karşılaşınca mola sayımız arttı ve yolculuğumuz hem renkli hem de yorucu geçti.
Hammonton kasabası dolaylarında yolun iki taraflı arabalarla kaplı olduğu bölgeden geçebilmek için neredeyse yarım saatimizi harcadık. Batsto tarihi köyü tabelalarını da görünce dönüşte mutlaka buraya uğrayalım diyerek yönümüzü kuzeye çevirdik. Bu kez yol boyunca nehirler ve göllerden geçerken bir yandan manzaranın tadını çıkarıyor bir yandan da görülebilecek nereler vardır diye gözlerimizi dört açıyorduk.
İlk durağımız, asıl yola çıkış niyetimizde de olan Cedar Creek Kamp alanı oldu.
Kamp yerine vardığımızda ortalıkta kimselerin olmadığını görünce sezonun bittiğini anladık. İzin isteyip kamp alanını gezdik. Orman içinde, daracık patika yollardan geçerek dolaştığımız bu bölge, küçük tahtadan kulübeleriyle izci kampları için ideal bir alan gibi gözüküyordu. Çadır kurma, karavanla kalma gibi seç enekleri de olan kamp yeri beraberinde kano ve bot seferlerine imkan veren nehri de içeriyordu.
Bir sonraki durağımız, okyanus kıyısında upuzun sahil şeridiyle kendi halinde küçük bir ada olan Long Beach Island oldu. Adayı kere parçasına bağlayan köprü üzerinden seyretmenin ayrı bir keyfi olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Daha önceleri gezdiğim plajlarla kıyaslandığında, dalga kıranların olmadığı, tahta yürüyüş yolunun da ihmal edildiği bu bol dalgalı kumsalda biz de yapılabilecek en keyifli şeyi yaptık: Ayakkabılarımızı çıkardık ve kumlarda çıplak ayakla yürüdük. Ekim ayının neredeyse bitmek üzere olduğu şu günlerde, surf yapmaya, güneşlenmeye ve özellikle de balık tutmaya gelen insanları görünce hayli şaşırdık. Aslında hava rüzgarlı olmasına karşın, kumsalın halen sıcak olduğunu hissedebiliyorduk.
(Eve dönünce adanın web sayfasından indirdiğim martı ve dalgaların seslerini de sizlerle paylaşmak istedim)
Uçsuz bucaksız okyanusun maviliğini doya doya seyrettiken sonra bu kez, yol üzerinde gördüğümüz diğer turistik yerlere doğru yola koyulduk. İlk olarak Batsto tarihi kasabası yakınlarında bir göl kenarındaki piknik alanını ve hemen yolun karşısındaki biraz ıssız gibi görünen kamp alanlarını gezdik. Ormanın içinde bizden başka kimselerin olmadığı hissi bizi biraz endişeye sevk etti ve bu bölgeden ayrıldık.
Batsto tarihi köyünün hemen ilerisinde Wharton eyalet ormanına girdik önce. Amerika’da ilk defa tali bir yolda gidiyor olmanın verdiği heyecanla ormanlık bölgede epeyce ilerledik. Baktık ki, karşımıza çıkan ne bir bina, ne bir göl ne var ne de ormanın ne zaman biteceğine dair bir tabela. Toprak yol devam ediyor ve bir türlü bitmek bilmiyor. Bir ara ormanın içinde sağa sola bir kaç manevra yapıp acaba değişik yerler var mıdır diye araştırırken en eyisi kaybolmayalım diyerek geldiğimiz yoldan geri döndük. Hız limiti de dahil olmak üzere hiç bir tabelanın olmadığı bu orman bizi hem şaşırttı hem de Türkiye’nin yollarını andırdığı için sevindirdi. Ormanın içinde sadece bir kamp yeri dikkatimizi çekti ve kendi aramızda gece burada kalmak yürek ister yorumlarını yaptık.
Ve yolculuğumuzun son durağı: Tarihi Batsto köyü. Amerika’da herhangi bir yerleşim yeri ya da binalar tarihi olarak adlandırıldığında hep tebessümle yaklaşmışımdır. Zira, Amerikalılara tarihi gelen bu yerler yaklaşık 300 senelik bir geçmişe sahip olduğu ve bizim hali hazırda köylerde kasabalarda kullandığımız binaları anımsattığı için bana hiç de tarihi gelmiyor. Yine de, merakımızı giderme adına sözü edilen yerleri gezmeye karar vedik.
Bu kez, Williamsburg’tan farklı olarak yerleşim yerinin küçüklüğü dikkatimi çekti. Belki Amerika’nın ilk yerleşim yeri değildi ama kendi halinde küçük de olsa sevimli bir tarihi beldeydi burası. Etrafta dikkatimizi çeken, tavukların bulunduğu bir kümes, ortamı panayır yerine dönüştüren satıcılar, ormanlığa doğru uzanıp giden bir göl gerçekten görülmeye değer denilebilir.
Ayrıntılı bilgi ve fotoğraflar için tarihi bölgenin web sayfasını gezebilirsiniz.
http://www.state.nj.us/dep/parksandforests/parks/wharton.html
http://www.batstovillage.org/