20 Ağustos 2007 Pazartesi

amerika dedikleri

( nahnu.org icin kaleme alinmistir )

amerikada son gunlerde bi garip, acayip zaman zaman icimi titreten hadiseler basimdan geciyor. oyle kolay degil ya memleketten binlerce mil ( bakiniz mil dedim km demedim ) otede insan neyi nasil yapacagini cogu kez bilememenin yaninda bir de alisageldigi seyleri ozluyor ya cok kisa sureligine de olsa. bir kere yemekleri dusunecek olursak henuz patatesli yumurta zenginliginde sabah kahvaltilarina baslayamamasi olmanin ezikligiyle okula variyorsun. ardindan 3 saatlik non-stop (yahu ben buna nasil dayaniyorum ) ders eziyetinin ardindan oglen yemegi yiyebilmek icin kafetaryanin yolunu tutuyorsun. sunu mu yesem bunu me yesem acaba onun icinde ne var karmasasindan kurtulsan bile nerde yahu bizim lahmacunumuz donerimiz geyiklerine girmek bile istemiyorsun. bazen icinden hic bir sey yemek bile gelmiyor.
derken aksam oluyor belki evde belki baska bir eyallette bir de bakiyorsun gun bitiyor. gun geliyor ulker biskuvileri satan bir rus marketinde cocuklar gibi seviniyor, gun geliyor mp3 playera kaydettigin memleket kokan pop ezgileriyle dalip gidiyorsun. uyandiginda onunde duran kocaman bir roman hemide ingilizce, ay sonuna kadar bitmesi lazim, sirf yasadigimiz topluma yabanci kalmayalim diye okumak icin yirtindigim the baltimore sun gazetesi ve bir tabak popcorn.
hadi amerika bizi kulturel soka ugratmadi diyelim. hic mi hasret yok hic mi gonlunden gecmiyor bir avrupa ulkesinde yasamanin dayanilmaz hafifligi. ama yok iste oyle ucuza kofte. burasi amerika. ya sev ya terket degil sadece yasamak icin...