1998 Brezilya yapımı, alışılmışın dışında bir sinema yapıtı. Dünya sinemasına karşı ayrı bir ilgim var. Bunun nedeni, belki de çocukken hayalimde kurguladığım bir senaryonun halen canlılığını yitirmemesi olabilir. Başka bir ülkeye ait hayatın içinden bir film izlediğimde bulunduğum konumu unutup kısa süreliğine kendimi o insanların yerine koyuyorum. Bir an için o ülkenin dilinde konuştuğumu ve o ülkenin değerleriyle yaşamak durumunda kaldığımı hayal ediyorum. Bu bana çoğu zaman o ülke insanlarını daha iyi anlama ve bir arada yaşayabilme hususunda oldukça yardımcı oluyor.
Gelelim filmin konusuna. Dorra, Rio de Janeiro'da tren istasyonunda geçimini insanların mektuplarını yazarak sağlayan emekli bir öğretmendir. Bir gün oğluyla birlikte gelen bir kadın kendilerini terk eden kocasına mektup yazmak ister ve kadın trafik kazasında ölünce oğlu ortada kalır. Çocuğa sahip çıkmak ve babasını bulmak da Dora'ya düşer. Aynı zamanda bir yolculuk hikayesi olan bu film, yer yer neşeli yer yer de hüzünlü anlar yaşatıyor izleyiciye. Sevgi, aşk, şefkat gibi insanı değerlerin yerkürenin başka bir toprağında nasıl yaşandığına dair ipuçları veriyor bize. Bir iran filmine kıyasla bize ait değerlerin çok olmadığını ancak evrensel değerlerin de dil, din ve renk gözetmeksizin çoğu zaman aynı olduğunu, olabileceğini hatırlatıyor bizlere.
Filmin belki pek çok karesinde figüran olarak görünen kimseler o kadar gerçekçi yapıyorlar ki rollerini, kimi zaman bir belgesel tadında geçiyor yolculuğumuz. Film, özellikle de dini bir ayını oldukça geniş bir zaman diliminde bizlere takdim ediyor ki bu da dünya sinemasının işlevselliğinin bir nevi ispatı adeta. O insanlara ve o topraklara dair değerlerin ön plana çıkması dünyalı olmanın sevincini yaşatıyor bizlere.Dünyaya farklı bir pencereden bakmak, günlük problemlerimizle boğulduğumuz modern hayata bir mola vermek, bambaşka insanların dünyaya bakış açılarını keşfetmek istiyorsanız eğer, bu filme vaktinizi ayırın derim ben...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder