Kanada’nın başkenti Ottawa, Ontario eyaletine bağlı, metropol nüfusu
1 milyonun üzerinde olmasın karşın oldukça sakin, yemyeşil ve düzenli bir şehir.
Bir yanda olağanüstü tarihi dokusu diğer yanda da modern mimarisiyle geçmiş ve
geleceği çok güzel bir biçimde harmanlayabilmiş bir şehir.
Bilingual ( İki Dilli ) Şehir
Bilingual ( İki Dilli ) Şehir
En belirgin özelliği İngilizce ve Fransızca dillerinin hayatın her alanında
birlikte yer alıyor olması. Kanada hükümetinin resmi diller olarak kabul ettiği
bu iki dil, adeta yapışık ikizler gibi, hemen her yerde karşınıza çıkıveriyor.
Trafik levhalarından tutun da sokak tabelalarına, duvar yazıları, afişler ve
reklam panolarına kadar hemen her şeyin bu iki dilde karşılığı bulunuyor.
Yasa gereği, bir Kanada vatandaşı talep etmesi durumunda her türlü resmi
işini bu iki dilden birinde görebilme hakkına sahip. Bu yüzden, Kanada’ya
yerleşen göçmenlerin bu iki dilden birini öğrenmeleri teşvik ediliyor ve
entegrasyona büyük önem veriliyor.
Avrupa Etkisi
Ottawa, Amerika kıtasında yer almasına karşın daha çok bir Avrupa kentini
andırıyor. Ottawa nehri ve Rideau Kanalı yeşillikler içindeki şehre doğal bir
güzellik katarken, tarihi Parlamento binası ve kiliseler de insanın göz zevkine
hitap ediyor. Komşu ülke Amerika Birleşik Devletleri ile pek çok ortak yönü
bulunmasına rağmen, hayatın beli başlı alanlarında pek çok uygulama Avrupa ile
benzerlik gösteriyor.
Ekonomi
Kanada, dünya ülkeleri arasında refah düzeyi sıralamasında en yukarılarda yer
alan bir ülke. Kanada Doları, Amerikan dolarından daha değerli. Kanada Doları
değerli olmasına karşın hayat Amerika’ya kıyasla daha pahalı. Yalnız bunu
istatistiklere değil, kişisel gözlemlerime ve Kanada’da yaşayan kimselerin
görüşlerine istinaden yazıyorum. Taksi fiyatları da oldukça yüksek.
Banknotlardaki Kraliçe
Kanada Dolarının bildiğimiz Amerikan Dolarına benzeyen hiçbir tarafı yok.
Hatta, büyüklük ve tasarım olarak adeta Euro’yu andırıyor. Bozuk paralar da aynı
şekilde. Kanada doları’nın üzerinde İngiliz Kraliçesi Elizabeth’in resmini
görünce şaşırıyorum. İngilitere Kraliçesi’nin ne işi var Kanada Dolarında
diyorum ama biraz araştırma yapınca aslında Kanada’ya dair hiç de bilgi sahibi
olmadığımın farkına varıyorum.
İdari Yapı
Kanada, en tepede İngiliz Kraliçesi’ne bağlı, onun altında onun izniyle
devleti yöneten bir Başbakan ve parlamento bulunuyor. Kraliçe’nin Ottawa’da da
kendine mahsus kaldığı malikanesi var ama Kraliçe zamanının çoğunu İngiltere’de
geçirdiği için burada onun yerine görev yapan temsilcisi işleri
yürütüyor.Bununla beraber, Kanada’nın Fransızca konuşulan bölgeleri de
kendilerini Fransa’nın bir parçası gibi görüyorlar. Hatta bir ara Quebec,
Kanada’dan ayrılıp bağımsız bir devlet olmayı bile gündeme getirmişti. Kısacası
oldukça ilginç ve farklı bir yönetim sistemine sahip bu ülke. Tam olarak
çözebildiğimi de söyleyemeyeceğim zira dünya üzerinde bir benzeri de
bulunmuyormuş bu konuda.
Göçmen Ülkesi Kanada
Edindiğim bilgilere göre Kanada Hükümeti göçmen alımında oldukça titiz
davranıyor. Göçmen programıyla Kanada’ya gelenlerin sayısı giderek arttığından
ülke genelinde çok kültürlülüğe (multiculturalism) büyük önem veriliyor.
İnsanların dini ve kültürel değerlerini yaşamaları hususunda da adeta bir teşvik
var.
Ottawa’da taksi fiyatlari oldukça pahalı olmasına karşın bu seyahatimde bir
çok defa taksi kullanmak durumunda kaldım. Hepsi de göçmen, Kanada vatandaşı
olan taksi şoförleriyle aramızda ilginç diyaloglar geçti.
İlk taksi şoforü Irak’lıydı. Kendisiyle Kanada’daki hayat şartlarından,
ailesinden, memleketten söz ettik. Anladığım kadarıyla halinden memnundu ve
Kanada’ya yerleşme konusunda bana tavsiyelerde bulunuyordu. Kanada’nın göçmenlik
programıyla Kanada’ya yerleşen kiminle görüşsem bana hep aynı tavsiyede bulundu.
Hepsi de ağız birliği etmişçesine Kanada’ya göçmen olarak gelmenin
avantajlarından söz ediyordu.
Birbaşka gün, Etiyopyalı bir taksi şöförü ile muhabbet ettik. Ben daha hayat
nasıl, Kanada’dan memnun musun bile demeden adam başladı Kanada’da hayatın ne
kadar güzel olduğunu anlatmaya. O anlattıkça ben şaşırıyordum, ben şaşırdıkça o
anlatmaya devam ediyordu.
Anlattıkları arasında bana ilginç gelen şeylerden bazıları: devlet yapısının
bir nevi komünizme benzediği, eğer vatandaşın durumu yoksa pek çok gideri
devletin karşıladığı türünden sosyal devlet anlayışını destekleyen uygulamalar.
Bunlar arasında işsizlik maaşı, yeni doğum yapan anneye ya da çocuğun babasına 1
yıla varan ücretsiz izin, gelir durumu olmayan vatandaşlara ücretsiz konut gibi
daha bir çok imkan. Bilmiyorum anlattıklarının ne kadarı doğruydu ama hemen
hemen her konuda Amerika ile Kanada’yı kıyaslıyordu ve Kanadanın çok daha iyi
olduğunu tekrar edip duruyordu. Amerika’da yaşayan akrabaları olduğu için de az
çok Amerika hakkında bilgi sahibiydi.
Anlattıkları arasında beni en çok şaşırtan burada üniversite okumak isteyen
annelere üniversitenin ücretsiz çocuk bakımı sağlamasıydı. Sistem su şekilde
işliyormuş: Anne, bebeğiyle okula geliyor. Bebeği çocuk yurduna bırakıp dersine
gidiyor. Ders aralarında gidip isterse çocuğunu emzirebiliyor.
Evsizler ve Sokak Dilencileri
Ottawa sokaklarında her köşe başında bir dilenciye rastlamak da şaşırtıcıydı
doğrusu. Lakin bu kişiler bildiğimiz dilenci profiline hiç benzemiyor. Üstü başı
düzgün, orta yaşlarda bir kaç kişi yanıma yaklaşıp bozuk param olup olmadığını
sordu. Yok deyince, üstelemedi, yanımdan uzaklaştı. Yine Ottawa şehir merkezinde
ismi Shepherds of Good Hope olan bir kimsesizler evine rastladım. Amerika’da da
shelter olarak bilinen bu tür merkezlerde, evsizlere barınma ve yiyecek
sağlanıyor. Bu kuruluşun web sitesinden öğrendiğim kadarıyla, aynı merkezde
alkol ve uyuşturucu bağımlılarına yönelik rehabilitasyon programları da var.
Bir Karşılaştırma: Amerika & Kanada
Kanada ile Amerika Birleşik Devletleri arasında bir karşılaştırma yapacak
olursak, karşımıza şuna benzer bir tablo çıkıyor. Lakin burda yine yanıltıcı
olmam istemem.Ottawa dışındaki yerleşim yerlerinde bu sözünü ettiklerim tıpatıp
aynı olmayabilir.
Benzerlikler:
1. Evlerin iç mimarisi birbirine benziyor: elektrik soketleri, kablolu tv,
mutfak eşyaları vs.
2. Ekonomik hayat: Ev kiraları, cep telefonu faturaları, otomobil alım satım
işleri, gelir-gider dengesinin kurulması da ABD’den çok farklı değil.
3. İngilizce konuşulan yerler İngiliz etkisinden çıkmış daha çok Amerikan
kültürü etkisine girmiş gibi. Tv kanalları, radyolar, alışveriş merkezleri hep
bu etkilenmeden nasibini almış gibi. ( TV’lerde dönen Walmart reklamları
vs.)
4. Eğitim ücretsiz.
5. Otomobil alım/satım, inspection, sigorta gibi mevzular birbirine
benziyor.
6. Basket ve Hockey takımları ABD ligleri’nde mücadele veriyor.
Farklılıklar:
1. Taksi: Amerika’dakinin aksine taksi şoförü ile aranızda kalın bir cam yok.
Dileyen ön koltukta da oturabiliyor. (Toronto’da bunun böyle olmadığını
söylediler) Trafik levhaları / yön tablaları Amerikan Sistemi’ nden çok Avrupa
sistemine benziyor.
2. Yine istatistiksel olmayan bir veri: Yaşayanların anlattığına bakılırsa
oldukça güvenli bir şehir Ottawa. İnsanlar, evlerinin ya da arabalarının
kapılarını bile kitlemiyorlar deniliyor.
3. Kanada’da değişik spor dalları olmasına karşın içlerinde en popüler olanı
Buz Hokeyi. Amerikan Hokey Ligi’nde Kanadalı takımlar da yer alıyor. Kuzey
kutbuna yakın olması bu spor dalının sevilmesinde en önemli etken olsa
gerek.
4. Geceler kısa burda. Yatsı 23.05’de giriyor, imsak da 2:30’da. Bu yüzden
diyanet işleri namaz vakitleri konusunda bir yoruma giderek yatsı vaktini bir
saat geriye, imsak vaktini de bir saat ileriye almış.
5. Metrik sistem: Uzaklıklar metre/kilometre ile, sıcaklıklar Celcius ile,
benzin litre ile ölçülüyor.
6. Kanada’da günlük gazeteler ücretsiz dağıtılıyor.
Velhasıl,vaat ettikleri ve sunduklarıyla bugüne kadar gezdiğim gördüğüm
yerlerden çok farklı niteliklere sahip bir şehir Ottawa. İnsana verdiği değer ve
yaşam kalitesi açısından standartların üzerinde, doğal güzellikleri ve tarihi
dokusuyla da yaşamaya değer bir yer izlenimi ediniyorum Ottawa şehri hakkında.
Yeryüzünün en yeni yerleşim yerlerinden biri olmasına karşın dünyanın sayılı
devletleri arasında yer alan Kanada, tüm vatandaşlarını Kanadalı olarak
sahipleniyor, kültürel değerlerini de koruyarak adeta bir kültürler harmonisi
ortaya koymaya gayret ediyor.