Eğitim sisteminde günümüz meseleleri olarak da çevirebileceğimiz, Contemparary Issues in Education dersi ara dönem raporunu hazırlamak amacıyla bir devlet okulunu ziyaret etmem gerekiyordu. Bu bağlamda Philadelphia'da bulunan Overbrook Elementary School'u ziyaret ettim ve izlenimlerimi aktarıyorum.
Okul, Philadelphia'nın kenar mahallelerinden birinde. Öğrencilerin yüzde 98.9 u zenci Amerikalı. İki katlı binada onlarca sınıf var. Sınıf mevcutları 20 ila 30 arasında değişiyor. Okul, dışarıdan adeta ölü, ses seda çıkmayan bir bina izlenimi verirken, içine girdiğinizde oldukça hareketli. Koridorda bekleyen veliler, dersten atılmış ya da ceza almış öğrenciler dikkat çekiyor.
İki katlı okul binasına girerken, kapıda duran zili çaldım, megafonda 'Kim O?' tarzında bir soru beklerken, kapı otomatik olarak açıldı ve içeriye elimi kolumu sallaya sallaya girdim. Beklediğim şey, girişte bir güvenlik görevlisinin 'Sen kimsin, nereye gidiyorsun' türünden sorularıyla muhatap olmaktı. Malum Amerika'da son yıllarda okullara girip önüne gelene ateş eden sapıklar peydah oldu.
Ofise doğru ilerledim, geleceğimden haberdar olan okul müdiresi bir kaç dakika beklememi söyledi. Ben de bu esnada koridorda bir kaç tur attım. Öğrencilerin çalışmaları, okulun test skorları arasında bir tablo dikkatimi çekti. Teacher Attandence diye bir tablo vardı ve aylara göre öğretmenlerin devamsızlıklarını gösteriyordu. İlk kez karşılaştığım için anlam veremedim, 'Öğretmenleri okula getirebilsek ne mutlu bize' mi demeye çalışıyorlar diye sormadan edemedim.
Ardından müdüre hanım beni çağırdı. Ne öğrenmek istediğimi sordu, ben de kendisine Eğitim Sisteminin mevcut sorunlarını araştırdığımı, bu konuda kendisinden aydınlatıcı fikirler almam gerektiğini söyledim. Sorunları sıralarken, Okul-Aile işbirliğinin istenen seviyede olmadığından yakındı. Öğrenci velilerinin, öğretmenlere karşı güvenlerinin az olduğu, her fırsatta kanuni haklarını hatırlatarak öğretmenlerin öğrenciler üzerindeki etkilerinin azaltılmaya çalışıldığını söyledi.Kendisine, çocukluğumdan örnekler vererek Türkiye'deki eğitim sistemi hakkında bir kaç fikir verdim. Özellikle öğretmenlerin üzerimizde ailemizden çok olduğunu, anne babaların eğer bir problem olursa öğretmenlerin tarafında yer aldığını, hatta gerektiğinde öğretmenin dayak atabildiğini söyledim. Şimdilerde bunun biraz daha değiştiğini biliyorum, benim bahsettiğim tabii ki bundan bir 20 sene öncesi. Bunları duyan müdüre hanım, dayağın kesinlikle gerekli olduğunu ve çıkartılmaması gerektiğini ısrarla vurguladı. ( Burada dayak yanlış anlaşılmasın, amerika'da seneler önce yasaklandı. Dayaktan anladıkları şey bizim gibi tekme tokat girişmek değil. Rakete benzer tahtadan bir sopa ile çocukların poposuna bir kaç defa vurmak eski Amerikan eğitim sisteminde mevcut idi)
Ardından, en büyük ikinci problemlerinin disiplin olduğunu, bunda da yine okul-aile işbirliğinin yetersiz olmasından kaynaklanan sorunlar olduğunu söyledi. Örneğin okulda sürekli problem çıkaran, diğer öğrencilere fiziksel şiddet uygulayan öğrencilere okul olarak ne kadar patırım uygularlarsa uygulasınlar, bunu aile tarafından desteklenmemesinin hiç bir mesafe alamamalarına neden olduğunu söyledi.
Son olarak da, maddi imkansızlıklardan dem vurdu. Öğretmenlerin yeterli eğitim, materyal ve psikolojik yardım almadıklarından şikayet etti. Bunun çözümünün de devlet tarafından aktarılan fonların artırılması gerektiğini dile getirdi.
Projenin ikinci ayağında, öğretmenlerle görüşme fırsatım oldu. Öğretmenlere de benzer sorular yönelttim, eğitim sistemindeki sıkıntılar üzerine. Yine benzer cevaplar aldım. Ailelerin çocuklarının eğitimine olan ilgisizlikleri ve bilgisizlikleri, maddi imkansızlıklardan ötürü kitap, defter, kalem, boya kalemi gibi ihityaçlarının devlet tarafından da giderilemediği gibi şikayetlerin yanında eğitim talepleri de başı çeken problemler arasındaydı. Özellikle sorunlu çocuklarla ilgilenme ve teknolojiye ayak uydurma gibi beklentileri vardı öğretmenlerin.
Farklı bir deneyim yaşadığım düşündüğüm bu okul ziyareti sonrasında, kafamda Amerikan eğitim sistemine dair bazı taşlar yerine oturur gibi oldu. Özellikle müdüre hanımla olan sohbetimizin bir yerinde okullardan dini eğitim çıkarılıp yerine hiç bir şeyin konulmaması ve Amerikalıların klasik 'Hakkını arama' hastalıklarının eğitim kurumlarını içinden çıkılamayacak sorunlar yumağı haline getirdiğine gözlerimle şahit oldum. Umarım, Türkiye'de Amerikan sistemini model olarak 'Büyük bir Marifet' olduğunu zannedenler, Türkiye'deki Eğitim Sistemi'nin iyileşmesi yönünde bu tecrübeleri dikkate alırlar. ( Gözlerimle şahit olduğum şey, ailelerin öğretmenlerle giriştikleri anlamsız tartışmalar, adeta anne baba öğretmene cephe almış ve eğitim sisteminde en büyük sorunun öğretmenlerde olduğunu düşünüyor, Öğretmene güven duyulmayan bir sistem sizce nasıl başarılı olabilir? )