Netflix’in Yabancı Aile Fimleri kategorisinde ilk sırada yer alan bu filmi ister istemez merak ettim ve izlemeye karar verdim. Fransız filmlerine karşı ön yargılıyım aslında, aile filmi diye geçen filmlerde bile bazen uygunsuz bir kaç sahne ya da küfür yer alabiliyor. Ancak bu kez, beklediğim olmadı. Her ne kadar bir İran filmi kadar mesaj kaygısı taşımasa da bir Fransız filmi için oldukça oturaklı ve ailecek izlenebilecek bir film olarak düşünülebilir.
Film, yaşlı bir kelebek koleksiyoncusu ile dokuz yaşındaki küçük bir kızın diyaloglarından oluşuyor. Zaman zaman, Tanrı inancı, aşk-sevgi, aldatma ve aile ilişkilerine de temas eden film aynı zamanda iki kuşağı birden ekrana bağlayabiliyor. Yaşlı adam, genç yaşta kaybettiği oğlunun acısıyla bizlere sevdiklermizin değerini bilmemizi öğütlerken, küçük kız da anne babasız yaşamanın ne kadar zor olduğunu hatırlatıyor.
Film yer yer kürtaj ve eşitlik gibi konulara da değiniyor, ancak öyle insanın gözüne sokar gibi değil. Örneğin küçük kız, annesinin kürtaj için geç kaldığını öğrenmesi üzerine dünyaya geldiğini söylerken, ‘Hiç Bir Şey’ olan kürtaj edilmiş ceninlerin de ızdırabını yaşamamıza neden oluyor. Yaşlı adam da, dünyadaki eşitlik fikirlerinin palavradan ibaret olduğunu, bunu anlamak için zengin ve fakir insanların varlığını görmemizin yeterli olacağını söyleyiveriyor laf arasında.
İngilizce’ye tercümede bir takım sınıktıları olsa da ( Örneğin Söz veriyorum= I promise yerine I give you my word şeklinde çevrilmiş) film, keyifli bir saat yaşamamıza ve bizi Fransa’nın doğal güzelliklerine alıp götürmesi yönüyle seyretmeye değer.
Film, yaşlı bir kelebek koleksiyoncusu ile dokuz yaşındaki küçük bir kızın diyaloglarından oluşuyor. Zaman zaman, Tanrı inancı, aşk-sevgi, aldatma ve aile ilişkilerine de temas eden film aynı zamanda iki kuşağı birden ekrana bağlayabiliyor. Yaşlı adam, genç yaşta kaybettiği oğlunun acısıyla bizlere sevdiklermizin değerini bilmemizi öğütlerken, küçük kız da anne babasız yaşamanın ne kadar zor olduğunu hatırlatıyor.
Film yer yer kürtaj ve eşitlik gibi konulara da değiniyor, ancak öyle insanın gözüne sokar gibi değil. Örneğin küçük kız, annesinin kürtaj için geç kaldığını öğrenmesi üzerine dünyaya geldiğini söylerken, ‘Hiç Bir Şey’ olan kürtaj edilmiş ceninlerin de ızdırabını yaşamamıza neden oluyor. Yaşlı adam da, dünyadaki eşitlik fikirlerinin palavradan ibaret olduğunu, bunu anlamak için zengin ve fakir insanların varlığını görmemizin yeterli olacağını söyleyiveriyor laf arasında.
İngilizce’ye tercümede bir takım sınıktıları olsa da ( Örneğin Söz veriyorum= I promise yerine I give you my word şeklinde çevrilmiş) film, keyifli bir saat yaşamamıza ve bizi Fransa’nın doğal güzelliklerine alıp götürmesi yönüyle seyretmeye değer.