8 Eylül 2007 Cumartesi

Demokrasi, Hemen Şimdi!

Washington D.C. – Baltimore arasında otomobille seyahat halindeyim. Radyoyu karıştırırken hararetli hararetli konuşan birine kulak kesiliyorum. Ortadoğu sorunundan söz eden, Amerikalı olduğunu düşündüğüm konuşmacı, İsrail’I işgalci olmakla ve çocukları öldürmekle itham ediyor. Şaşkınlık ve merak içerisinde yayını takip etmeye başlıyorum. Az sonra radyonun isminin Democracy Now! ( Demokrasi, Hemen Şimdi ) olduğunu öğreniyorum.

Main Stream (merkez) Amerikan medyası’ndan bir önceki yazımızda kısaca söz etmiştik. Belli çerçevede yayın yaptıklarını ve kimi zaman diledikleri konuda arzu ettikleri türden haberler yayınladıklarını ve dünyaya ait gelişmeleri manipüle ettiklerini dile getirmiştik. Elbette bu iddiayı bir yabancı olarak dillendirmek çok da gerçekçi olmayabilirdi. Ancak, ülkenin kendi vatandaşlarının da benzer tepkilere sahip olduğunu duyduğumuzda işin rengi değişti.

İlk paragrafta sözünü ettiğim radyo ve Tv istasyonu, Amerika’da bağımsız yayın yapan ve ticari kaygısı olmayan bir kuruluşa ait. Başını Amy Goodman isimli bir aktivist’in çektiği bu yayın grubu, dünyaya oldukça farklı bir pencereden bakmayı başarabilmiş. Demokrasi, Hemen Şimdi sloganıyla, yalnızca kendi ülkeleri için değil, aynı zamanda Amerika’nın elini değdirdiği ve demokrasi vaad ettiği ülkeler için de aynı temennide bulunuyorlar.

Yine aynı radio istasyonunda yayınlanan ‘Dinleyici Görüşleri’ isimleri bir programdan aldığım kısa notları sizinle paylaşmak istiyorum. Program yapımcısı, merkez medyada Nisan ayından bu yana Irak ile ilgili haberlerin yüzde 50 nisbetinde azaldığını söylüyor ve dinleyicilere bunun sebebinin ne olabileceğini soruyordu. Yaklaşık yarım saat kadar süren programa katılan dinleyiciler, yaptıkları yorumlarla açıkcası beni oldukça şaşırttılar ve ezberimi bozdular diyebilirim.

Dinyleyicilerden biri ‘No news is good news’ yani hiç haber olmaması aslında iyi bir haber diye görüş beyan etti. Böylelikle kamuoyu artık daha fazla Irakta ölen askerler’den haberdar olmayacaktı.
Bir diğeri ‘Loose change’ isimli belgesel sayesinde Amerikan toplumunun artık gerçekleri bildiğini ve olaylara eskisi gibi yaklaşmadığını söyledi. Bir başkası ‘Siyonist güçler Hilary Clinton’u yönlendiriyor’ diye bir iddia ortaya attı.

Türk medyasına yöneltilern eleştirilere benzettiğim bir diğeri ise ‘Bilgi vermekten ziyade gelirlerini arttırmak niyetindeler, American Idol vb. yarışma programlarına, ünlülerin nerede ne yaptığına daha fazla yer vererek ceplerini doldurma çabasındalar şeklindeydi. Bir diğer dinleyici ‘Ne zaman Demokratların kongresi yaklaşsa bu tarz haberler ( Irak’ta ölen askerler vb.) gitgide azalmaya başlıyor.’ diyerek konuya farklı bir bakış açısı getirdi.

Kısa ve net konuşan bir diğer dinleyici ise ‘Bunun tek bir cevabı var, O da Oil (petrol). En büyük terörizm bu. ‘ diyerek sözünü bitirdi. Programın sonlarına doğru da bir başka dinleyici ‘No news is good news sözüne katılmıyorum, bu sanki fırtına öncesi sessizliği hatırlatıyor.’ diyerek aslında Irak’ta işlerin sanıldığı gibi iyi gitmediğini hatırlattı.

Özetle, Amerikan medyasına ve toplumuna dair genellemeler yapmadan önce sanıyorum bir de bu türden bağımsız yayın yapan kuruluşlara kulak kabartmakta fayda var. Ancak, bu tarz yayınların da tıpkı bizim ülkemizdeki gibi kısıtlı sayıda dinleyiciye ulaştığını hatırlatalım. Bununla birlikte, internet yayıncılığının nimetlerinden birinin de herkese kolayca ulaşabilmek olduğunu unutmayalım. Tıpkı, dileyen herkesin www.democracynow.org adresinden sözünü ettiğim yayınları dinleyebileceği gibi.