20 Nisan 2008 Pazar

Amerikalılarla Bir Arada

Bir grup Amerikalı ile bir Türk lokantasında yemek yiyoruz. Gruptakilerin yaş ortalaması 60. Benim orda ne işim var diye sorarsanız, ben de Türkiye’ye gitmiş ve ileride tekrar gitmeyi düşünen bu insanlara Türkiye hakkında daha ayrıntılı bilgi verme, aynı zamanda tanışıp kaynaşma düşüncesi ile oraya gittim.
Sokaktaki bir Amerikalı ile hiç bir ortak noktanız olmadığı için iletişim kurmanız oldukça zordur. Ama bir şekilde Türkiye’ye gitmiş ya da Türkiye hakkında az çok fikir sahibi olmuş kimselere meramınızı anlatmanız, Türkiye’den ve Türk insanından konuşmanız hem ilişkileri geliştirme hem de ortak paydalarda buluşma adına önemli bir fırsattır.
Dün akşamki yemekte hiç şüphesiz Türkiye konuşuldu. Kimileri, Türkiye ile Amerika arasında kıyas yapmamı isterken kimileri de gelecek planlarm hakkında terletici sorular sordular. Yer yer Türk filmlerinden de konuştuk. Benim gibi dünya sinemasına meraklı 80li yaşlardaki bir nine ile Yılmaz Güney’in Yol filmini değerlendirmek oldukça ilginçti. Kendisine Nuri Bilge Ceylan’ın Uzak filmini tavsiye ettim.
Bir başka Amerikalı da ısrarla Yunanistan ile aranızda ne anlaşmazlık var diye sordu. Ben, geçmişe gitmemiz gerektiğini söyleyince, ‘Türkiye yeni bir devlet, neden geçmişe gidiyorsunuz ki’ tepkisiyle karşılaştım. Kendisine mantıken haklı oduğunu, ancak Yunanlıların ya da Ermenilerin bizi hala Osmanlı’nın torunları olarak gördüklerini, bu yüzden sevmediklerini anlattım. Hatta, geçtiğimiz günlerde bir Türk bayan ile evlendikten sonra nikahı bozup Türklere küfürler yağdıran Yunan subayını bile bu geçmişe dayalı düşmanlığa örnek olarak gösterdim.