20 Ağustos 2007 Pazartesi

Okyanusa Uzanan Bir Yolculuk

Yazdan kalma bir günden deyip güneş ışığının tüm cazibesine dayanamayarak attım kendimi yollara. istikamet okyanus kiyişinda herhangi bir yer, bir süreliğine maviliklere dalıp gitmeye müsait bir sahil kasabasıydı. New Jersey'de eyelaeti bir uçtan diğer uca bağlayan pek çok yol var. Bu kez, güneyde doğu ve batıyı birbirine bağlayan 30 nolu yolda okyanus tarafına doğru hem bir yandan yeni yerler görmek hem de yolun sonunda denize açılmak üzere yola koyuldum. Yol boyunca görülmeye değer parkları, ormanları, göletleri ve hayvan çiftlikleri ile sırasıyla Berlin, Atco, Hammonton, Abşeçon kasabaları ve Egg Harbor City'den geçerek Atlantic City'ye vardım. Bir önceki yazıda da söylediğim gibi, amaç yeni yerler görmek olduğu için otoyolu değil bir ara yolu tercih ettim. Yani, daha kestirme olarak bilinen Atlantic City Expressway'den gitmedim.
 
Yaklaşık bir saat süren bir yolculuk sonrasında Atlantic City'ye vardım. Bugüne kadar bu şehir hakkında yaygın olarak bilinen bir gerçek var ki, o da insanların bu şehre kumar oynamak için geldikleri. Hakikaten, şehrin girişinde koca koca levhalarla sizi kendi casino'larına davet eden pek çok kumarhaneye şahit olabilirsiniz. A.C, bugüne kadar gördüğüm şehirler içinde farklı bir düzene sahip olmasıyla dikkatimi çekti. Öncelikle, her bir caddeye bir eyaletin ismini vermişler, Maryland Ave. Virginia Ave. gibi. Biraz Washington D.C.yi çağrıştırdı bu özelliğiyle. Sonrasında şehir kışın ortasında olmamıza rağmen canlılığı, kalabalıklığı ve yoğun trafiğiyle bir cazibe merkezi olduğunu bizlere gösteriyor zaten.

Trafik oldukça yavaş akıyor, bu yüzden şehre gelirseniz otomobilinizi şehrin girişinde bir yere park edip, bizim minibüslere benzeyen şehir içi ulaşım araçlarını kullanmanızı tavsiye ederim. Zira her 100 metrede bir trafik ışıklarına yakalanmak yerine sherin caddelerinde yürümek çok daha keyifli olsa gerek. Resimde görüldüğü üzere, şehre trenle de ulaşım mümkün.

Bu keşmekeşliğiyle aradığım sahil kasabası atmosferini bulamadığım A.C.yi bu kez Atlantic City Expressway otoyolundan kaçarak terk ettim. Biraz daha güneye Cape May'e doğru uzanma düşüncesiyle Garden State Parkway'e girdim ve Ocean City tabelasını görünce bir de burayı görelim bakalım dedim kendimce. İyiki de öyle yapmışım. Sakin sokakları, küçük yerleşim alanı ve ücretsiz araç parkı imkanıyla Ocean City gerçekten bir sahil kasabası tadındaydı. Zaten şehre girer girmez tabelalar sizi doğrudan plaja götürüyor.

Resimde az çok seçildiği üzere, kumsalı ve kayalıklarıyla sahil şimdilik boş. Duyduğuma göre okyanusun suyu haziran ayında bile oldukça soğuk oluyormuş.

Sahil boyunca tahtadan kurulu yürüme yolu ve yol boyunca irili ufaklı alışveriş dükkanlarıyla Ocean City, yaz ayları için güzel bir tercih olabilir.

Hiç yorum yok: